28 Temmuz 2017 Cuma

Ben Aslı Sak, kimseye verecek oyum yok artık!

Bu hale gelmemize sebep olan sözüm ona Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Özgürlükçü, Atatürkçü kimselere ithafen...
Ve kalbine ve orantısız zekasına, vizyonuna güvendiğim Türk milletine ve gençliğine sevgilerimle...

Ahmet Şık'ın kararın açıklanmasından sonra tarihi konuşmasında,
”Bugün burada çıkan karar diyor ki size diz çöktüreceğiz. Şunu bilsinler, bütün zorbalar, tetikçileri bütün kurumları ve kişileri ve alçak ve haysiyet yoksunları organize kötülük örgütünün bütün elemanları bilsinler. Bugüne kadar sadece anne babamın elini öpmek için eğildim. Bundan sonra da öyle olacak.” şeklinde sarf ettiği bu sözler sana ne hissettirdi?
Ben açıkçası bir defol git Aslı dedim kendime. Bunlardan bir şey olmaz dedirttiniz. Kendimizi sorgulatır oldunuz. Resmen göstere göstere bizden olanlara işkence, zorbalık, adaletsizlik ediyorlar. Rejimi değiştiriyorlar. Biz hala nelerin peşindeyiz. Sosyal hayatlarınıza bir dönüp bakın; kendi aranızda aramızda konuşmak dışında ne yapıyoruz. Ve suçlu da biz değiliz üstelik. Yaşımızı hayatımızı yaşamak elbette hakkımız ama zeka ve stratejik olarak zekası geri insanlar dolmuş benim Atamın, askerimin, halkımın, Türkümün, Kürdümün, Müslümanımın, Hristiyanımın, Alevimin, Sunimin birlikte kurduğu TBMM de ve Türkiye Cumhuriyetimizi kötülüklere sürüklüyorlar el birliği ile.
Bu konuşma benim suratıma tokat gibi patladı, elim ayağım birbirine girdi. Şuan oturup ne yapacağız ne yapabiliriz bilmiyorum. Ben ama ayırt etmeden herkesi kazanmak için elimden geleni yapacağım. Kimseyi yargılamayacağım. Öfkemi bir kenara bırakıp, herşeyin insanlar için olduğunu hatırlayacağım. Cahilse cahil, katilse katil, hırsızsa hırsız, eğitimsiz mi hepsi bu ülkenin ayıbı! Ne verdiysen onu alır bir halk. O şekilli afili yazılar yazan yazarlarımız acaba o zaman da onların hakkını savundu mu merak ediyorum. Hepsini oturup tek tek araştıracağım.
Buradan alenen açık açık söylüyorum. Bu adamlar ve bu herifleri destekleyen herkes; şuan biz ve bizim gibilere bunları yapıyor çektiriyorsa bütün suç bizden önceki jenerasyonların ve hükümetlerin, siyasi partilerin, siyasilerin, annemizin babamınız sevdiklerimizin de suçu var.
Türbanla okula girme haklarını ellerinden aldınız, komutanın eşi başı bağlı diye bırak askeri lojmana bile almadınız, çalışmalarına izin vermediniz, memur yapmadınız, ezdiniz, acı çektirdiniz. Şimdi kısa şort da şort diye ortalıkta gezinen sözüm ona Cumhuriyetçiler, genç kızın kafasından türbanı sökülürken nerdeydiniz? O zaman da bu kadar isyan ettiniz mi? Onların isyanını anladınız mı? Karşı çıktınız mı oy verdiğiniz adamlara? Herkes istediğini yapar kardeşim. İster şapka takar, ister türban isterse mor peruk. Size ne?

Hepiniz değil elbette, aranızda benim gibi düşünenler de olmuştur ama azınlıktılar, yoksa sesleri duyulurdu.
Sizler ülkemizin halkımızın bu kesimine eziyet edilmesine, özgürlüklerinin elinden alınmasına sessiz kaldınız hatta alkışladınız. Bu kadar organize şekilde alttan alttan gelebilmelerine yol verdiniz. siz yollarını kapadıkça onlar gizli yollar aradı buldu. Özgürlüğünü geçtim lan azıcık kafanız çalışsa onları yanınıza alırdınız, siz karşınıza aldınız. Şimdi sakın ha ağzınızı açmayın. Hatta kapatın o iki yüzlü çenelerinizi.
Sadece Akp değil, Chp, Mhp, anap, Dsp.... ne kadar parti varsa işte; beter olsunlar! Siz de benim kadar biliyorsunuz bunların gerçek olduğunu. Hatalarınızı kabul edip telafi etmeye çalışacağınıza, hala bakıyorum yangına körükle giden var. Biri türbana taktı, o kesime çektirdi, biri Kürtlere taktı ezdi, yetmedi pkk yı yarattılar. Sonra hepsi kendi yarattıkları şeyin altında kaldı.

Gerizekalısınız lan siz! Beceriksizsiniz! Yeter artık bıktık be sizin hepinizin bencilliğinden cahilliğinden. Hepiniz yanlışsınız. Artık defolup gidin sallanan sandalyenizde oturun da bu işi gençler halletsin. Siz hem Cumhuriyeti, hem Mustafa Kemal Atatürk'ü yanlış anladınız, yanlış temsil ettiniz.
Mustafa Kemal bize bunları yaşattığınızı görse suratlarınıza bile tükürmezdi.

Herkesi empati yapmaya davet ediyorum. Kavga ederek bir yere varamayacağımız kesin. Düşünmemiz, sevmemiz ayırt etmeden sevmemiz birlik olmamız gerekmektedir.

Bu saatten sonra size verecek oyum yok benim!
Yok mu bu ülke de birlik olacak delikanlı Türk gençleri, sadece gençler parti kursun bu iş nasıl yapılırmış öğretsin ilkokul seviyesinde ülke yönetenlere ve muhalefet yapanlara!!!
Hepiniz gitmek zorundasınız, biriniz değil.
Hiç bir parti umrumda değil, hepsi kapansa keşke yepyenisini kurar aslan gibi de yönetir bu ülkenin aydın, adaletli, sevgiden barıştan yana gençleri.



Aslı Sak

12 Ocak 2017 Perşembe

İnanın

İnanın.
İnanın hissettiğim şey;
Kalbimde bir sıkışıklık.
Midemde bir kramp.
İçimde bir çekilme.
Bir sızı.

Sevdiğin birine bir şey olduğunda hissettiğin o derin acı var ya işte o hissettiğim.
Ellerinden kayıp gidişini izlemek gibi geri dönmeyecek sevdiğinin.
Bir annenin evladını kaybetmesi gibi bir sızı.
Derinden derinden, nefes almanı zorlaştıran cinsten bir sızı.

Bakmaya kıyamadığın birine elinden alıp hunharca acımasızca yok etmelerini hayal et.
Öyle bir acı.

Herşeyin en güzelini düşündüğün birinin gelip sana herşeyin en kötüsünü yaptığı bir an düşün.
Bağırıp kızamazsın hani.
Gözyaşlarınla birlikte içine akar bütün o derin sancı.
Konuşamazsın bile.
Gerçektir çünkü hissettiğin o ağrı.

Umudunu kaybetmişsindir ama bir kar yağsa umut dolarsın.
Bembeyaz parlak hayallerin vardır çünkü.
Geçmiş en geçmişe dönüp bakarsın.
Aldığın nefes, var olduğun topraklar, üzerine doğan gün için verilen mücadeleyi düşünürsün, zoruna gider.

Herkesi düşünürsün, ayırt etmeden, ötekileştirmeden herkesi anlamaya çalışırsın.
Ülkeni, dünyayı, ne bir eksik ne bir fazla bütün insanlığı düşünürsün tadın kaçar.
Kimin bunu niye yaptığını, bütün bu anlamsızlığın ne anlamı olduğunu algılamaya çalışırsın ama olmaz.
Sen değilsin ki her hangi bişeyin savaşını vermek isteyen.
Sen değilsin hükmetme arzusu olan.
Sen sadece adalet istersin.
Doğru olanı istersin.
Bütün dünya için savaşacak anlamlı bir şey yoktur bilirsin.
Herkesin kendi çirkin arzularıyla savaşması gerektiğini bilirsin barış içinde yaşamak için.
Gücün bölünmeyle değil birlikte olarak mümkün olduğunu bilirsin.
Sen bilirsin de herkes nerden bilsin?

Kapı kapı dolaşıp ağlaya ağlaya duygularını anlatmak istersin.
Hatta buna neden olanların ayaklarına kapanıp durmaları için yalvarmak istersin.
Yapmayın.

Çok genç bir devletiz.
Çok güzel bir Cumhuriyetiz.
Çok güzel topraklar, insanlarız.
Birlik için devrim istiyorum ben.
İnanın hep birlikte mutlu olmamızı istiyorum.
Uğruna büyük mücadele verilen bu vatan da nefes alıp veren her insan için  güzellik istiyorum.
İnanın hiç sevmediğim o adamın ayaklarına kapanıp yalvarabilir lütfen dur diye hüngür hüngür ağlayabilirim karşısında.
Savaşadabilirim ama ne anlamı var ki.
Bizi de çirkinleştirdikten sonra zaten kaybetmiş sayarım kendimi.
Bizi birbirimize kırdırıp kazanılan bir zaferin nesi güzel ki?

İnanın.
İnanın ki sadece kendimizi doğru ifade edebilmemiz, koca yüreklerimiz ile mümkün güzellik.
İşin komiğim korkmuyorum hiç.
Hem de hiç.
Sadece o kadar üzgünüm ki...
Tarif edemem ya.
15 temmuz sonrası Taksim de zafer kutlamaları yaparken insanlar kalbim sıkışmış, içime bir kaya oturmuştu.
Ağlarken yutkunamıyordum.
Konuşamıyordum.
Ne yapacağız?
Bütün bunlar yanlış nasıl anlatacağız?
Nasıl kendimizi anlatırız diye sorular sıralanırken kafamda kendimi ilk defa nasıl çaresiz hissettiğimi inanın anlatamam.
Aralarına karışıp HAYIR diye avaz avaz çığlık atıp ağlamak istemiştim.

İnanın en kötüsü kendimi çaresiz hissetmiş olmamın verdiği o berbat histi.
Haklıydım ama çaresizdim.
Ben haksızken bile çaresine bakan biriyim.
Ama tek başımaydım orada.
Belki fikren kalben yalnız değilim sen varsın siz varsınız ama o an yapayalnız orda dikilmiş ağlayarak ellerinde yeşil bayraklar zafer kutlamalarına şahitlik ediyordum.
Off!
İnanın çok zordu.

Ben 33 yaşında enerji harika bir insan olarak kar yağdığında " oh en azından kimse ölmez bomba patlamaz " diye sevinmeye mahkum edilecek ne yaptım ya?
Kimin ne hakkı var bizi değiştirmeye?
Hiç korkmuyorum dedim ya evet kimseden korkmuyorum.
Ölmekten hiç korkmuyorum.
Elbette yaşamak isterim ama öleceksem de ölürüm.
Trajikomik ki kurtuluş olur sanki.
İşte Bundan korkuyorum.
Bu düşüncelerden korkuyorum.
Bu yaşadıklarımızın bizi değiştirmesinden korkuyorum.
Bu anların içimize işleyip hayatımızın sonuna kadar bizimle yaşamasından korkuyorum.
Bir gün yaptıklarım ve yapamadıklarımdan pişmanlık duymaktan korkuyorum inanın.

Hem gitmek istiyorum.
Hem kalmak.
İnanın ne yapacağımı bilemez haldeyim.
Barış diye sevgi diye adalet diye attığımız çığlıklar sanki sadece bize geri geliyor yankı yapıp.
Sanki o tepelerin ardına ulaşmak istediğimiz yere ulaşmadan yine bize geliyor kendi sesimiz.
İnanın onların sessiz çığlıklarını da bir başkası mı duymadı diye empati bile yapmaya çalışıyorum. 

İnanın
İnanın artık neye inanacağımı bilmiyorum.
İnanın neden hala evlerimizde olduğumuzu bilmiyorum. 
İnanın bazen Gezi parkına gidip bir çadırda kendimi yaktırsam acaba yine sokağa dökülür müyüz? 
Yine istediklerimizi haykırmak için bir umut doğar mı diye düşünmeden  edemiyorum. 

İnanın diye sıraladığım başlıkları boşverin de; 
Siz "BİZ" e inanın arkadaşlar.
Biz doğan güneşiz!  
Karanlıklar onların olsun.
Biz sevgiyiz, bırakın sevgisizlik onların olsun.
Biz güzeliz, bırakın çirkin onlar olsun.
Biz saygıyız, kaba onlar olsun.
Biz adaletiz, adaletsiz onlar olsun.
Biz gerçeğiz, bırakın onlar yalan olsun! 

Ama önce inanın.
Umut, arzu, istek, güven, inanç, özveri, sevgi, adalet bunlara inanın.
Biz barışız, bırakın onlar savaşsın.

Biz Atatürk'üz, Atayım!   
Bırakın onlar başkan ya da reis parçası olsun.

Aslı S.